Bilindiği üzere, mide asidi bakterileri etkisiz hale getirmek ve vücutta protein sindirimini mükemmel kılmak için önemlidir. Vücut yeteri miktarda mide asidi üretemediğinde, yetersiz sindirime ve özellikle bağırsaklarda aşırı mikrobiyal çoğalmaya sebep olur. En önemlisi de sorunu fark etseniz bile mide asidi seviyelerinin iyileştirilmesinin epey zaman almasıdır, bu sebeple durumu iyi seviyeye getirmek için beslenme ve yaşam tarzınızda önemli değişiklikler yapmanız şart!
Mide asidi sıvısının normal hacmi 200 – 100 ml olup, PH değeri ise, 1.5 – 3.5 arasındadır. PH ölçeğinin logaritmik yapısı nedeniyle, sağlıklı protein sindirimi için PH değeri ise 1.5 – 2.2 aralığında olmalıdır.
Bu yüzden iyi bir sindirim için mide asidi gücünde yaşanan ufak değişimler bile sonucu ciddi şekilde değiştirecektir!
Yazı İçeriği
Mide Asidinin 6 Önemli Görevi
-
Yiyeceklerin Sterilize Edilmesi; Yiyecekler, pastörize edilmiş ve pişmiş olsalar bile bakteri ve mikroorganizmaları beraberinde getirir. Özellikle taze tüketilen sebzeleri her ne kadar iyi temizlediğinizi düşünseniz de gözden kaçan sorunları halletmek için içeride bekleyen bir mide asidi vardır. Bu süreçte de istenmeyen bakteriler ve mikroorganizmalar etkisiz hale gelip iyi bir sindirimin temellerini güçlü hale getirecektir.
-
Protein Sindirimi; Mide asidi, proteini parçalama işlemine başlamak için elzemdir. Eğer mide asidiniz güçsüz tükettiğiniz proteinler hazımsızlığa sebep olabilir.
-
Pepsini Etkinleştirme; Pepsin, vücudumuzun proteini etkili bir şekilde sindirmeniz için gerekli olan bir enzimdir. Mide asidi, pepsinojen’i aktive edip pepsine dönüştürerek çalışmasını sağlar.
-
Intrinsic Faktör Etkinleştirme; Mide asidi, midede üretilen ve B12 vitamini emilimi için gerekli bir protein olan intrinsik faktörü (B12 taşıyan aracı) doğru çalışmasına yardımcı olur**.**
-
Safra ve Enzim Salınımının Uyarılması; Mide asidi, safranın karaciğerden serbest bırakılmasını, safra kesesi ve sindirim enzimlerinin pankreastan uyarılmasını sağlar bu da doğrudan sindirim sistemini iyi hale getirecek önemli unsurlardan bir tanesidir.
-
Mide Asidi Yoluyla Özofagus Kapağının Kapatılması ve Pilor Kapağının Açılması
Pilor kapağı, mide ile onikiparmak bağırsağı arasında dairesel kaslardan oluşan ve bağırsağın içindeki artıkların mideye geri gitmesini engelleyen bir kapaktır. Mide asidinin buradaki görevi ise pilorik kapağın aktif hale getirip yiyeceklerin mideden ince bağırsağa geçmesine izin vermektir.
Yemek borusunun sonunda bulunan Özofagus kapağı ise yemek borusunun yumuşak dokusunu korumak amacı ile mide asidi tarafından kasılması tetiklenir. Tüm bu süreçler sağlıklı bir sindirim için olmazsa olmazdır.
Tüm bu maddelere bakıldığında sindirim sisteminizdeki en ufak bir problemin bile mide asidinizde bir sorun olduğunun göstergesi olabilir. Peki mide asidinizin güçsüz olduğunu nasıl anlarsınız? Gelin inceleyelim!
Güçsüz Mide Asidi Problemi!
Vücut yeterince mide asidi üretemediğinde, protein moleküllerini ve temel besin öğelerini sindiremez. Kısmen sindirilmiş, protein molekülleri ince bağırsağa girer ve proteini etkili bir şekilde sindirmek ve yeterli enzimler üretmek için pankreas üzerinde önemli bir baskı yaratır.
Baskı zaman içinde tekrardan meydana gelirse, pankreas enzim deposunu yıpratır ve bağırsak zarında tahrişe neden olur.
Ayrıca, protein molekülleri verimli bir şekilde sindirilemez ise, vücudun birçok hayati işlevi için gerekli olan amino asit emilimi gerçekleşmez. Bu durum, amino asit eksikliğine, geç iyileşmeye ve önemli bedensel fonksiyonların bozulmasına sebebiyet verebilir.
Büyük protein molekülleri ve eksik sindirim, bağırsak zarını tahriş eder ve sızdıran bağırsak sendromuna yol açar. Eksik sindirim bağışıklık sistemini aşırı uyarabilir. Ayrıca, ince bağırsakta aşırı bakteriyel çoğalmaya (SIBO), kandida mantarının aşırı çoğalmasına ve parazit enfeksiyonlarının gelişimine uygun bir ortam yaratır.
Yediğimiz yemeği yeteri kadar sindiremediğimizde, vücuttaki kilit mineralleri ve antioksidanları tüketen inflamatuar aktivitenin artmasına neden olur. Mineral azalımı, mide asidi yetersizliğine, yetersiz sindirim ve kronik iltihaplanmalara sebebiyet verir. Eğer güçsüz mide asidi probleminizin olduğunu düşünüyorsanız, aşağıdaki maddelere göz atmakta fayda var.
Güçsüz Mide Asidine Sahip Olduğunuzu Gösteren 12 İşaret
Güçsüz mide asidi, yetersiz sindirime ve yazının başında bahsettiğimiz pilor kapağının harekete geçmemesine neden olur. Kapakların harekete geçmemesi ile gıda mideye yerleşir ve mide asidi eksikliği nedeniyle hayatta kalan bakteriler tarafından sindirilir, bu bakteriyel fermantasyon şişkinliğe, mide kramplarına ve geğirmeye sebep olacaktır.
Mide asidi üretiminin güçsüz olduğunu gösteren en yaygın belirtiler ise şunlardır:
- Geğirme: Yemekten kısa bir süre sonra (yaklaşık 60 dakika içerisinde) gerçekleşen bir geğirme söz konusuyla güçsüz mide asidine sahip olmanız ihtimaller dahilinde olacaktır.
- Reflü: Reflü; mide asidinin ve yiyeceklerin mideden özefagusa (yemek borusuna) geri kaçma durumudur. Yazının başında da bahsettiğim gibi reflünün en önemli sebebinin mide asidi üretiminin azlığı olup, kökeninde pilor kapağının açılmaması vardır.
- Şişkinlik ve sıkışma hissi: Midedeki bakteriyel fermantasyondan çıkan gaz, şişkinlik ve sıkışmaya sebep olur. Genellikle yemekten sonra bir saat içerisinde ortaya çıkan bu his güçsüz mide asidinin en büyük belirtilerinden bir tanesidir.
- Kötü nefes kokusu: Nefesin kötü kokmasının bir sebebi de midedeki bakteriyel fermantasyon yoluyla üretilen toksik metabolitlerden kaynaklanır.
- Kötü vücut kokusu: Yetersiz mide asidi üretimi vücutta genel olarak mikrobiyal çoğalmaya neden olur. Daha fazla mikrop daa fazla atık üretir.
- Dışkıda görünen sindirilmemiş besinler: Mide asidiniz güçsüzse diğer sindirim enzimlerini de aktive edemez yada salamazsınız. Bu durum tüm sindirimi bozar ve dışkınızda sindirilmemiş besinleri görmenize sebep olur.
- Kırmızı Et Tüketimi: Mide asidi güçsüz olan birçok kişi et yemekten kaçınır ve yerken sindirim problemi yaşarlar. Eğer siz de özellikle kırmızı et tüketiminden sonra şişkinlik, hazımsızlık hissediyorsanız mide asidiniz güçsüz olabilir.
- Yemek sonrası yorgunluk: Yemek sonrası herhangi bir aktivite yapmamanıza rağmen bir yorgunluk hissiyatınız varsa bu eksik mide asidi sebebiyle sindirim sisteminiz normalden daha fazla çalışmasının bir sonucu olabilir.
- Kansızlık Problemi: Kansızlık (anemi), vücudun dokularına oksijen taşımak için yeterince sağlıklı kırmızı kan hücresinin olmaması durumudur. Eğer ki, aşırı yorgunluk, zayıflama, soluk benizli olma hali, düzensiz kalp atışları, nefes almakta zorluk çekme, baş dönmesi gibi durumlarla karşılaşıyorsanız anemik olabilirsiniz. Hatta mide asidi güçsüz birçok kişi demir takviyesi almasına rağmen demir depolarını dolduramazlar. Bu da kötü mide asidinin bir diğer göstergesidir.
- Zayıf Tırnaklar: Eğer tırnaklarınızda kırılma veya soyulma gibi protein, mineral ve B12 eksikliği işaretlerini veren bulgular var ise mide asit seviyenizi takip etmenizde yarar var. Vücudunuza besin veya takviye aracılığıyla aldığınız mineral ve vitaminler size olumlu sonuçlar göstermiyorsa bu da güçsüz bir mide asidinin belirtisi olabilir.
Ek olarak, mide asidini ne kadar az üretiyorsanız, mide içindeki besin maddelerini sterilize etmek bir o kadar da az olacaktır. Bu sebeple gıda zehirlenmelerine daha yatkın olabilirsiniz. Bunun en açık örneği ise; 2 kişinin aynı yemeği yemesine rağmen birinin hastalanıp diğerinin etkilenmemesidir.
Mide Asidi Seviyelerini İyileştirmenin 10 Yolu
Yukarıda belirtmiş olduğum durumlardan muzdaripseniz, güçsüz mide asidiniz varsa, sindirimini iyileştirmeye yardımcı olacak birkaç ipucu vermek istiyorum.
Bu maddeleri takip ederek sindirim sisteminizdeki stresi azaltıp, besin maddelerini daha etkili bir şekilde emilimini gerçekleştirebilirsiniz. Bu maddeler vücudunuzun gelecekte yeterli mide asidi üretmek için gereken kaynaklara sahip olmasına yardımcı olacaktır. Mide asidi seviyesiniz normale döndüğünde, genel sağlığınızda ve yaşam kalitenizde büyük bir fark olacağını göreceksiniz!
Sıvı Besin Alımı: Gün boyunca sıvı besin tüketmeye özen göstermelisiniz, öğünlerinizin en az yarısını sıvı formda almalısınız. Protein ve kolojen içeriği yüksek olan kemik suyu sindirimi kolay ve parçalanmak için çok fazla ihtiyaç duymaz.
Zencefil Tüketimi: Zencefil, sindirimi iyileştirmek için kullanılabilecek en yararlı kaynaklardan bir tanesidir. Her gün 2 veya 3 bardak zencefil çayı içmeniz veya zencefil (esansiyel) yağını suya 2-3 damla damlatarak tüketmeniz mide asidinizi aktive edecektir.
Su Tüketimi: Eğer mide asidiniz güçsüz ise su tüketimi bağırsak hareketliğinin aktifleştirerek, vücuttaki mikrobiyal fermantasyon ve toksisiteyi azaltacaktır.
Et veya et yemeklerinde su tüketimi : Et yemeği yiyeceğiniz zaman en az 60 dakika önceden su içmeyi bırakmalısınız. Etli yemeklerle birlikte su içilmemesi sindirimi kolaylaştırıp mide asidinizin ph seviyesini normal düzeyde tutacaktır.
Yemekten sonra su tüketimi: Sindirimi mükemmel hale getirmek için yemekten en erken 60 dakika sonra sıvı tüketmeye başlamalısınız.
Limon: Et ve sebze yemeklerinde limon suyu kullanımı yemeğin sindirilmesi ve emilimi için önemli bir yardımcıdır.
Yemekte öncelikli olarak protein tüketimi: Mide, özellikle proteinli yiyecekler tüketildiğinde mide asidini salgılar. Genelde kişiler protein içeren yiyeceklerden önce salata yemeği tercih ederler ancak mide asidi üretimi için bu durum pek uygun değildir. Proteini salata veya sebze yemekleri ile birlikte tüketmek daha doğru bir tercih olur.
Fermente edilmiş sebzeler kullanın: Lahana turşusu, zencefil turşusu gibi fermente edilmiş yiyeceklerin hepsi, sindirim suyu salgılarını iyileştirmeye yardımcı organik asitleri, enzimleri ve probiyotikleri içerir. Bu Fermente edilmiş yiyeceklerden birini proteinli öğünlerde kullanmanızı tavsiye edeceğim.
Ama fermente ürünleri tüketirken bağırsaklarınızın sağlıklı olduğundan emin olun. Aksi halde bağırsaklarınıza zarar verebilirsiniz.
Yemek öncesi rahatlama: Yeterli mide asidi üretimi için vücudunuzun parasempatik sinir sistemini harekete geçirmesi gerekir. Yemek öncesi rahatlama, mide asiti üretimini iyileştirmek için en iyi yollardan biridir!
Bu yazı editörümüz Nur tarafından hazırlanmış ve Dr. Can Çiftçi tarafından incelenip, düzenlenip, onaylanmıştır.