Hayvanlar ile içli dışlı olan bölgelerde (özellikle taşrada) yaşayan birçok kişi çocukken dışkılarında gördükleri o garip “solucana benzeyen” canlıları hatırlar. Özellikle eskiler bu durumu çok iyi kanıksayacaktır.

Peki artık hayvanlar ile o kadar sık temas etmemek parazit sorunundan arındığımızı mı gösteriyor? Ya da daha kötüsü unutulmaya yüz tutmuş bu problem güncel hastalıkların birçoğunda pay sahibi olabilir mi?

Ne yazık ki parazit hala büyük bir sorun ve birçok hastalıkta parmağı var. Klinikte sık gördüğüm bu problemi sizin için fonksiyonel tıp gözüyle tekrar incelemek istiyorum. Çünkü ancak bu şekilde sorunu daha iyi anlayabilir ve çözmek için adım atabilirsiniz.

İçinizdeki katilleri tanımaya hazırsanız başlıyoruz!

Parazit: Nedir? Neden bedene yerleşir?

Parazit, başka bir canlının içerisinde yaşayan ve onun sayesinde beslenen canlıların tamamına verilen bir isim. Aslında bu tanıma oldukça aşinasınız. Çünkü başkasının üzerinden fayda sağlanan durumlarda da aynı kelimeyi kullanarak benzetme yapıyorsunuz.

Bu oldukça yerinde bir benzetme çünkü gerçekten parazitlerde -çoğu zaman hiçbir- fayda sağlamadan konak canlıyı sömürürler.

Son zamanlarda hedefe yönelik (tedavi amacı ile) bazı parazitler üretilmiş durumda. Bu parazitleri konu dışında tuttuğumu en başta belirtmek isterim.

Peki her şey harika ama neden bu canlılar bedeninize yerleşiyor?

Durum şu, parazitler çalışkan canlılar değiller. Dolayısıyla hayatlarını devam ettirme ve üreme faaliyetleri için besin aramak, besini parçalamak yerine onu direkt elde etme yolunu seçiyorlar.

Yani siz çalışıp, kazanıp beslenirken onlar sizin emekleriniz sonucunda çıkan son ürünün olduğu noktayı (ki bu sizin bedeniniz oluyor) bularak hazıra konuyor.

Ne kadar kötü değil mi?

Durun daha, keşke parazit ile ilgili tek derdimiz bu olsa!

Parazit nasıl bulaşır? Şeytan ayrıntıda gizli!

Çocukken -o zamanlar tombul ve iştahlı bir çocuktum- çiğ sucuk yemeği çok severdim. Bu hareketimi gören aile ve mahalle eşrafı yaşlı teyzeler bana hep kızardı.

O zamanlardan fakülte yıllarındaki ilk mikrobiyoloji dersini alana kadar ben de parazit riskini sadece sucuk ile sınırlı sanırdım.

Ama hayır, kesinlikle böyle düşünmeyin. Parazitler,

  • İyi yıkanmamış sebzeler ile,
  • Toplum içinde tokalaşma ve öpüşme dahil tüm temaslar ile,
  • Hatta toprakta çıplak ayak dolaşma veya yüzme ile bulaşabilir.

Yani parazit ile ilgili rahat davranmak çok büyük bir hata. Pek tabi bu hataya düşebilirsiniz. Zira hekim değilsiniz. Ama bazı bulguları görmelerine rağmen birçok hekim de tanıyı atlıyor ve paraziti tedavi edemiyor.

Durun, siz hala parazit enfeksiyonlarını nadir hastalıklardan mı sanıyorsunuz. Hiç sevinmeyin. Çünkü sanılanın aksine parazitik enfeksiyonlar Dünya’daki insanların %37’sini etkilemektedir (1).

Peki bu kadar sık görülen bu sorunun belirtileri neler? Hadi inceleyelim.

Parazit belirtileri

Sizinle kısa bir anektod paylaşmak istiyorum. Bu anektod yıllarca İBS (irritabl-huzursuz- bağırsak hastalığı) tanısı ile kabızlık çekmiş ve onlarca ilaç ile hayatını devam ettiren bir kadına ait.

Bana ilk geldiğinde hafif alerjiler ve kabızlıktan şikayetçiydi. Muayenesi sonrası kandida mantarı ve parazitten şüphelendim. Hastam ile şüphemi paylaşıp dışkı parazit incelemesi isteyeceğimi söylediğimde bana “oo hocam kaç kere istediler de bir şey çıkmadı” diye cevap verdi.

Peki dedim ve parazit antijeni istemeye karar verdim. Unutmayın, bir testin negatif olması, aranan şeyin olmadığı anlamına gelmez. Çünkü doğru yere bakmıyor olabilirsiniz.

Neyse, sonuca geliyorum. Hastanın parazit antijeninin bir tanesi pozitif geldi ve tedavisine başladık. Sonuç çok dramatik oldu. Tüm alerjiler 3 ay içerisinde geçti, kabızlık ilk haftadan azaldı. Sanırım parazitin dökülme anında hastanın yaşadığı panik ve korkuyu anlatmama gerek yok.

Bu anektod ile şunu anlatmaya çalışıyorum. Tüm hastalıklarda olduğu gibi parazit için de bulgular çok önemlidir. Bizi yönlendiren şeyi yani bulguları doğru bilmezsek tedaviyi yapamayız.

İşte parazit ile ilgili çok bilinen ve karanlıkta kalmış belirtiler:

  • Gece diş gıcırdatma olarak bilinen bruksizm (2),
  • Roza, egzama, deri üzerinde anlamsız kızarıklıklar ve alerji benzeri bulgular (3),
  • Uykuya geçmekte zorluk veya gece sık uyanma,
  • Yorgunluk, depresyon veya ani mood (duygu durum) değişikliği,
  • Aşırı gaz, ishal, kabızlık veya İBS’ye benzer şikayetler,
  • Anüs bölgesinde kaşıntı (özellikle gece),
  • Sık tekrarlayan sebebi bilinmeyen demir eksikliği, hızlı zayıflama veya sürekli aç hissetme hali,
  • Vertigo, sisli beyin gibi nörolojik bulgular.

Ama şikayetler bu kadar ile sınırlı değil. Çünkü literatürde bedenin neredeyse her bölgesine yerleşebilecek bir parazit mevcut. Dolayısıyla açıklanamayan her şikayette akıllara parazit gelmeli. Geçirgen bağırsak sendromu ile takip ettiğim birçok hastanın asıl probleminin parazit olması da aslında bu baş belası canlıların her şeye sebep olabileceğini gösteriyor.

Hatta durum o kadar ileri boyuta ulaşıyor ki otoimmün sistem hastalıklarında bile parazitin etkisi görülebiliyor.

Peki neden?

Çünkü bedeninizde yaşayan (özellikle de bağırsaklarda) parazitler bağışıklık sistemi tarafından yabancı organizma olarak algılanır. Bu durum parazite bağlı sürekli uyarılan bağışıklık sistemine bağlı otoimmün rahatsızlıkların oluşabileceğini gösteriyor (4).

Bir belirti olmasa da kan testlerinde görülen anlamsız eosinofil ve bazofil yüksekliği de parazit bulgusu olarak değerlendirilmeli. Sonuçları doktorunuza gösterdiğinizde “bunlar önemli değil” cevabı almış olabilirsiniz. Ama pes etmeyin, hiçbir şey önemsiz değildir. Hele de şikayetleriniz devam ederken yüksek olan eosinofil (EOS) ve basofil (BAS) değerleri!

"Aynen ya, dışkı parazit testi negatif. Kesin sende parazit yok! Evet, evet kesin yok!"

Parazit testi: Nasıl tanı koyacağız?

Parazit ile uğraşmanın en sinir bozucu tarafı tanı koymanın zorluğu. Öncelikle neden zor olduğuna değineyim.

Çoğu zaman parazit tanısı için dışkıda parazit incelemesi kullanılır. Bu yöntemde mikroskop altında dışkı incelenir ve parazitin kendisi ya da yumurtası aranır.

Ama ne yazık ki birçok parazit dışkıya çok az çıkar ya da hiç çıkmaz. Sadece belli günlerde veya dönemlerde dışkıda görülebilecek bu parazitleri mikroskop ile arıyorsanız tanı koyabilmek için çok şanslı olmanız gerek.

Bu noktada şansı arttırmak için aynı hafta içerisinde farklı zamanlarda birkaç farklı dışkı örneği alınması önerilir. Ama ne yazık ki pratikte bu yöntem de işe yaramaz.

İşte o zaman ileri tetkiklere başvurmak gerekir.

O ileri tetkikler kanda parazit antijeni araması veya dışkı mikrobiyom analizidir. Bu yöntemler “immünolojik” dediğimiz kanda ve dışkıda parazitin kendisi yerine parazite karşı oluşmuş tepkiyi veya parazitin sonuçlarını inceler. Böylece kendisini görmesek de paraziti bulabiliriz.

Eğer ileri tetkikler de işe yaramazsa ülkemizde olmayan ama yurtdışında yaptırabileceğiniz parazitlerin genetik materyalinin incelendiği çok özel bir test olan “stool parasite pcr panel” istenebilir.

Bu zamana kadar çok az istedim ama gerekli olan durumlarda akılda bulunmalı.

İşte incelikli olan taraf da bu. Çünkü eğer parazit olduğundan şüphelenir, dışkı parazit mikroskopisi ister ve negatif sonuç ile karşılaşırsanız tanıyı dışlamamalısınız.

Ya kararlı olup ileri tetkik isteyecek ya da direkt olarak tedavi adımına geçeceksiniz. Hani hekimliğin zor yanını merak ediyorsunuz ya, işte bu. Bazen her şeye rağmen kararlı olmak ve tetkike değil muayeneye güvenmek gerek.

Kolonoskopi sırasında kameraya takılmış tatlı mı tatlı bir parazit görüyorsunuz. :)

Parazit tedavisi: Çoğu gitti azı kaldı!

Parazit tedavisinde birkaç farklı bakış açısına sahibiz. Eğer konu bağırsak parazitleri ise çoğu zaman ilk tercihim doğal tedavi oluyor. Çünkü hastanın uzun süre devam etmesi gereken (en az 5-6 ay) bu tedaviyi farmakolojik ajan yani ilaçlar ile yapmaz uzun vadede hasta için problem oluşturabiliyor.

Hali hazırda bu hastaların yıllardır yanlış tanı sebebiyle onlarca farklı ilaç kullandığını düşündüğünüzde yeni bir ilacın alınması hasta için hem rahatsızlık kaynağı hem de ekstra metabolik yük oluşturacaktır.

İşte bu nedenle önce doğal tedavi. Eğer ilaç ihtiyacınız olursa konuyla ilgili hekim görüşü almak şart, dolayısıyla hekiminize danışmaktan çekinmeyin.

Ne olursa olsun temasta olduğunuz tüm aile üyelerini, eşinizi veya ev arkadaşınızı da tedaviye dahil etmelisiniz. Aksi takdirde siz iyileşseniz bile çevrenizdeki bireyler sebebiyle parazit hızlıca tekrar bulaşır.

Burası çok önemli, unutmayın. Sadece kendinizi değil, çevrenizi, evdeki hayvanları da tedavi etmelisiniz. Hatta tedavi sırasında evdeki yıkanabilir bütün ürünleri elden geçirmenizi öneririm. Parazit yumurtaları koltuklara, yastığa ve bilimum eşyaya bulaşmış olabilir.

Peki doğal tedavi enstrümanlarımız neler? Onları şöyle sıralayabilirim:

  • Artemisia annua (peygamber süpürgesi) özütü (5),
  • Tribulus terretis (demir diken) özütü,
  • Kabak çekirdeği (6),
  • Greyfurt çekirdeği ekstraktı (7),
  • Sarımsak (8),
  • Kekik yağı (fazla yakıcı ve toksik olduğu için zorunda kalmadıkça tercih edilmemeli)
  • Mür ekstraktı (9),
  • Son olarak hiç tavsiye etmesem de çok ileri durumlarda sarımsak ile lavman yapılabilir.

Ayrıca tedavide parazitleri besleyen basit ve kompleks karbonhidratlardan uzak durmak gerek. Aklınıza gelen şeyi biliyorum, meyve bile yasak. Evet!

Diyetinizdeki karbonhidrat kaynaklarını çıkardıktan sonra yapacağınız birkaç şey daha var.

  • Destek olarak C vitamini almak.
  • Probiyotik ve sindirim enzimi desteği almak.
  • Beta-karoten açısından zengin kabak, havuç (karbonhidratı fazla bile olsa) tüketmek.
  • Alkol, kahve ve çay tüketimini azaltmak.

Tabi parazit tedavisi kadar parazitler ile tekrar enfekte olmamak da önemli. Dolayısıyla aşağıdaki uyarılarıma dikkat edin:

  • Dışarıda çiğ sebze ve diğer besinleri azaltın.
  • Umumi tuvaletleri kullanmayın. Eğer kullandıysanız tüm kıyafetlerinizi eve döndüğünüzde değişin ve yüksek sıcaklıkta yıkayın.
  • İçme suyu kullanmayın, doğal diyip köylerdeki su pınarlarını kullanmayın. O pınarlara on dakika önce bir hayvan dışkılamış olabilir.
  • Etleri iyi pişirmeye dikkat edin.
  • Sauna gibi ortamlarda otururken mutlaka havlu kullanın.
  • Sokak hayvanlarını öpmeyin.
  • Çok sevebilirsiniz ama yine de misafirlerinizde parazit olma ihtimaline karşı evinize misafir (özellikle çocuklu aile) kabul ettikten sonra tuvaletleri dezenfekte edin. Unutmayın, ortalama her üç kişiden birinde parazit var. Yani eğer sizde parazit yoksa onlarda büyük ihtimalle var!

Artık sizi içten içe kemiren bu kötü misafirler hakkında her şeyi biliyorsunuz!

Umarım onlar ile hiç karşılaşmazsınız. Kim bilir, belki de siz fark etmeden o sizinle tanışmıştır..