Organik gıda pazarı gittikçe büyüyor. Her gün çıkan farklı bir organik ürün raflarda yerini alıyor. Durum böyle olunca organik besinleri daha fazla insana ulaştırmak gerekiyor ve firmalar ticaretini devam ettirmek için pazarlama yapmak zorunda.

Peki bu pazarlama çabasının sonucu olarak organik ürünler hakkında yanlış bilgilendirilme riskinizi hayal edebiliyor musunuz?

Bu çok ciddi bir konu, çünkü artık insanlar “organik olmayan besinler sizi öldürür” minvalinde açıklamalar yapıyor. Tabi ki aşırı söylemler doğru değil.

Bu yazıda organik besin nedir? sorusundan, organik ürünlerin özelliklerine, organik besinler faydalı mı? sorusundan, organik beslenmenin esaslarına kadar birçok konuya değinecek, soruları cevaplayacağım.

Hazırsanız başlıyoruz!

Organik besin nedir?

Organik gıda basit bir kavram. Bir besinin organik olması için birkaç farklı gerekliliği yerine getirmek yeterli. Bu gereklilikler,

  • Üretim esnasında tarım ilacı kullanılmamalı,
  • Üretim esnasında antibiyotik ve hormon türevleri kullanılmamalı,
  • Hayvan üretimi yapılıyorsa yapay yemler kullanılmamalı,
  • Genetiği ile oynanmış tohum veya hayvan kullanılmamalı,

olarak sıralanabilir. Dolayısı ile kaba tabirle, üretim aşamasında doğal olmayan tüm olayların çıkartılması sonucu ortaya çıkan ürün organik besin olarak nitelendirilir.

Örnek olarak organik tarım yapmak isteniyorsa; tarım ilacı yerine baharat karışımları, kimyasal gübre yerine hayvan gübresi, genetiği değiştirilmiş tohumlar yerine eski ve genetiğiyle oynanmamış tohumlar kullanılmalı.

Organik besinlerin faydaları

Organik besinlerin çarpıtılmamış ve gerçekçi özelliklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Tabi ki sıralama sonunda sizi hayal kırıklığına uğratacak bazı haberlerim var.

Daha fazla besin öğesi içerir

Dışarıdan verilen tarım ilaçları, organik olmayan gübreler veya hormon türevleri, ürünlerin hücre içi yapısını bozar ve işeyişi kötü etkiler.

Bu durum hücre içerisinde üretilen vitamin ve antioksidan yapılarına da etki eder. Genel olarak organik olan ve olmayan ürünlerin karşılaştırılmasında da bunu görüyoruz.

Zira organik olan ürünler, olmayan ürünlere göre daha fazla antioksidan ve vitamin içeriyor. Hatta organik olan ürünlerin, olmayanlara göre %69’a kadar daha fazla antioksidan içerebileceğini gösteren araştırmalar mevcut. Farkı görüyorsunuz değil mi?

Hatta organik etlerin, organik olmayan etlere göre daha fazla omega-3 yağ asidi daha az doymuş yağ asidi içerdiğini biliyoruz.

Bu durum organik etlerin kan kolesterol düzeylerini olumlu şekilde değiştirmesi demek.

Ağır metal ve diğer zararlı içerikler az bulunur

Toprak, hayvan yemleri ve daha birçok şey insanlık tarafından kirletildi. Yaptığımız katliam ise bahsi geçen ortamlarda daha fazla ağır metal ve zararlı bileşen toplanmasına neden oluyor.

Bu durum hayvanlardan ve bitkilerden insana daha fazla zararlı bileşen geçişi demek. Özellikle kadmiyum gibi ağır metaller insan bedeninde birikerek kanser ve alzheimer gibi birçok hastalığa neden olabilir.

Araştırmalar organik ürünlerin, organik olmayan muadillerine göre %45 daha az kadmiyum içeridiğini gösteriyor.

Fakat hala organik olmayan besinlerin içerisindeki kadmiyum düzeyi güvenli sınırlarda. Hatta bazı araştırmalar organik ve organik olmayan besin tüketen bireyler arasında kanser riski açısından bir değişiklik bulamamıştır.

Daha az tehlikeli bakteri geçişi

Temas ettiğiniz her yer bakteriler ve diğer zararlı organizmalar ile çevrili ve bu organizmalar sizi her zaman hasta edebilir. Özellikle de tükettiğiniz besinlerin üzerindeki organizmalar. Çözüm ise genellikle antibiyotik kullanımından geçiyor.

Size çok sık karşılaştığım bir hikayeyi anlatmama izin verin.

Kişi marketten güzel bir et alıyor. Et güzel yıkanmıyor, eller iyi temizlenmiyor veya et iyi pişmiyor. Sonuç olarak başrolümüz hasta oluyor. Hastaneye başvuruyor ve ilacını alıyor.

Hikaye buraya kadar “hastalanırsam doktora giderim, ilacımı alırım” gibi görünüyordu. Fakat unuttuğunuz bir şey var.

Kullanacağınız antibiyotikler, etini/sütünü tükettiğiniz hayvanlara daha önce çok yüksek dozlarla verildi. Bu yüksek dozlar hayvanların üzerindeki bakterileri antibiyotiklere karşı eğitti ve artık o bakteriler birçok antibiyotik ile savaşabiliyor.

E peki ne olacak?

Çok daha fazla ilaç kullanılacak, zorlu bir enfeksiyon süreci yaşanacak ve sonunda -umarım- tedavi sağlanacak. Sebep ise organik olmayan hayvanlarda kullanılan aşırı antibiyotik!

Dolayısıyla organik olmayan etler antibiyotiğe dirençli bakteriler açısından oldukça tehlikelidir ve insanlarda ciddi enfeksiyonlar yaratabilirler.

Organik besinler: Sütten çıkmış ak kaşık değil

Hiçbir organik besin masum değil. Hele de insanların bu konuda fazla malumatının olmadığı ve organik ürünlerin fahiş fiyata satıldığı şu dönemde.

Bu sebeple insanlar suistimal ediliyor. Nasıl mı?

Organik olmayan besinler denetimsizlik sebebiyle organik(miş) gibi satılıyor. Ayrıca denetim sağlansa bile paketleme aşamasında bazı problemler var. Çünkü bir besinin %95’i organik ise o besin “organik” ambalajı ile satılabiliyor.

Eğer tam organik bir besin arıyorsanız paketinde “%100 organik” ibaresini arayın.

Organik ama özünde sağlıksız besinler üretiliyor. Özellikle markette gördüğüm organik cipsten sonra tezim ciddi şekilde güçlendi. Bu tip durumlara yorumum ise “kaliteli malzemeden üretilmiş sağlıksız besin” oluyor. Çünkü şeker hala aynı şeker, zarar hala aynı zarar!

Tabi ki insanlar sağlıklı beslenme arayışındayken besinlerin bileşimini bazen göz ardı edebiliyor.

İsterseniz size çok satacak ama içinde mantıklı bir besin öğesi olmayan bir gıdanın açıklamasını kolaylıkla hazırlayabilirim. Yapmanız gereken besinin adından önce “Raw, %100 vegan and organic” kelimelerini yerleştirmek.

İnsanlar bu ibareleri görünce içlerinden “vaay be” diyor zira.

Sonuç olarak organik damgası tamamen o besinin sağlıklı olduğu anlamına gelmiyor ve sizi garanti altına almıyor.

Organik ürünler: Sonuç

Organik ürünler üretim aşamalarının izlenmesi ve belirli standartlara sahip olması açısından değerli. Çünkü hayvan üreticisi veya çiftçi istediği şeyi yapamıyor.

Bu açıdan bakıldığında organik besinler tercih edilebilir. Ama mevcut ekonomik durumu düşündüğümde herkesin bu imkana sahip olduğunu sanmıyorum. Üzülmenize hiç gerek yok çünkü organik besin kavramı herhangi bir mucizeye sahip değil.

Yapmanız gereken şey mümkün olduğunca işlenmemiş besinleri tercih etmek, pazarları dolaşıp üreticisi ile direkt bağlantı kurabileceğiniz ve güvendiğiniz kişilerden alışveriş yapmak. Her zaman için sağlıklı yaşam açısından en değerli yöntem bu.

Ayrıca balon misali şişirilmeye çalışılan “organik besin” sektörüne kapılmamanızı ve bir besinin organik kökenli oluşunun o ürünün her zaman sağlıklı demek olmadığını bilmenizi istiyorum.