Uzun yaşam ve hastalıklardan korunma hsususu sık merak edilen konular haline geldi. Çünkü yaşam süresi uzadı ve süreyi daha da uzatmak, kaliteli hale getirmek artık birçok kişinin ana motivasyonu.

Bunu yapabilmek için elimizde birkaç silah var. Peki onlardan biri olan glutatyonu daha önce duydunuz mu?

Eğer “o da ne?” diyorsanız hiç merak etmeyin, sizi güzel bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.

Bu yazıda glutatyon nedir? sorusundan, glutatyonun faydalarına, glutatyon tedavisinden, doğal glutatyon arttırma yöntemlerine kadar birçok konuya değinecek, sorularınızı cevaplayacağım.

Hazırsanız başlıyoruz!

Glutatyon nedir?

Glutatyon, üç önemli aminoasitten oluşan (glutamat, sistein, glisin) vücutta doğal olarak bulunan küçük bir moleküldür.

Önemli bir antioksidan olmasının yanında vücudunuzu zararlı kimyasallara karşı koyan glutatyonun faydalarına yazının ilerleyen kısımlarında değineceğim. Dolayısıyla şu an daha fazla ayrıntıya girmeyeceğim

Sadece şunu bilmenizi istiyorum.

Adını sıkça duyduğunuz birçok hastalık oksidatif stresin yoğun yaşanması sebebiyle ortaya çıkıyor. Ayrıca artık temiz yaşamak imkansız. Sürekli kimyasallara maruz kalıyorsunuz ve bu durum hormonal bozukluklara, erken yaşta kanserlere ve daha birçok soruna sebep oluyor.

Çözümlerden biri ise vücutta bulunan doğal glutatyon seviyesini arttırmak veya takviye etmek. Bu konuda glutatyon o kadar önemli ki hücre içi glutatyon seviyesi yaşam süresinin bir belirteci (1, 2). Yani glutatyon depolarınız azalmışsa istatistiki olarak yaşam süreniz daha az hesaplanır!

'İşte glutatyon metabolizmasının küçük bir parçası.'

Glutatyon faydaları: Ne işe yarar?

Glutatyon uzun zamandır bilinen bir molekül olmasına rağmen takviye edilmesi ve etkilerinin derinlemesine incelenmesi daha yakın zamana dayanıyor.

Dolayısıyla keşfedeceğimiz çok şey, takviye ile değişimi göreceğimiz birçok husus var.

Sizi daha fazla meraklandırmak istemiyorum. Hadi devam edelim!

Antioksidan etkilidir

Metabolik olaylar, maruz kaldığınız radyasyon ve daha birçok zararlı etken vücudunuzda hücrelere zarar veren serbest oksijen radikali adı verilen moleküller oluşturur.

Bu moleküller aşırı miktarda artarsa vücudunuzun doğal antioksidan mekanizması onları etkisiz hale getiremez. Sonuç olarak hücreleriniz zarar görür ve birçok hastalığın riski artar.

Glutatyon bu noktada devreye giriyor. Çünkü kendisi güçlü bir antioksidandır ve serbest oksijen radikallerini etkisiz hale getirir (3). Bu sayede vücudunuzu zararlı etkilerden korur ve hücrelerin zarar görmesini engeller.

İnflamasyonu azaltır

İnflamasyon vücudunuzun hasara karşı oluşturduğu yanıttır. Kısa vadede bu tepki koruyucuyken sürekli hale gelirse bedeninize hasar vermeye başlar.

Bunu engellemek için kronik inflamasyonu olan kişilerde doğru beslenme ve takviyeleri öneriyorum. Artık bir ajanımız daha var. Glutatyon!

Çünkü kendisi inflamasyon sürecinde etkili olan nüklear faktör kappa gibi molekülleri bastırır. Dışarıdan destek vermek bu noktada inflamasyonu azaltarak kişileri hastalıklardan koruyabilir (4).

İnflamasyon ve oksidatif stres ile yakından bağlantılı olan Alzheimer, Parkinson, Huntington gibi nörodejeneratif hastalıklarda glutatyon takviyesi işe yarayabilir.

Yapılan araştırmalar emekleme evresinde olsa da beklentim oldukça büyük (5, 6).

Otizimli çocuklara yardım edebilir

Farkındayım, otizim bambaşka bir durum. Burada sonuçtan sebebe gelmek istiyorum. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki otistik çocukların birçoğunda normal bireylere göre daha fazla inflamasyon görülüyor ve glutatyon seviyeleri düşük (7).

Devamında görülen bu inflamasyonu azaltmak için nispeten az etkili ve deriden emilen bir glutatyon desteği ile takviye edilen çocuklarda metabolik sorunların hafiflediği görülmüş.

Biliyorum bu tek başına tedaviyi sağlamaz. Ama önemli bir metabolik parametreyi düzelterek sürece yardım edebilir. Ne yazık ki tekrarlayacağım, çalışmalar hala deneysel seviyede!

Kanserin önlenmesine yardım eder

Oksidatif stresin hücre DNA’sına zarar verip kansere yol açabileceğini yazının başında işledik. Burada ayrıntılara değinmek istiyorum.

Öncelikle kanser hücrelerinin oluşması ile başlayalım. Güçlü bir antioksidan olan glutatyon seviyelerinin artışı yeni kanser hücrelerinin oluşmasını engelleyebilir. Hatta yapılan araştırmalar ağız ve gırtlak kanseri sıklığının ile hücre içi glutatyon seviyesi ters orantılı olduğunu gösteriyor (8). Yeteri kadar araştırma yapılırsa diğer kanserler içinde benzer verilerin elde edileceğini düşünmekteyim.

Kanser tedavisinde de glutatyonun etkisi var. Çünkü kemoterapi gibi beden için yıkıcı etkiye sahip tedavilerde koruyucu mekanizmalara ihtiyacımız var. Yapılan araştırmalar glutatyon kemoterapinin zararlı etkisinin azaltabileceğini ve tedaviye destek olabileceğini göstermekte (9).

Burada glutatyonun peşinden körü körüne gitmenizi istemiyorum. Çünkü kansere yol açan oksidatif stres aynı zamanda kanserli hücrelerin öldürülmesine de yardım eder.

Dolayısıyla dengeyi sağlayamazsanız kanseri önlemek veya tedaviye destek olmak isterken kendinize zarar verebilirsiniz. Bu sebeple konuyla ilgili detaylı değerlendirme çok önemli.

Ben klinikte hastalarımı glutatyon öncesinde kendi hazırladığım protokol ile değerlendirip hücre içi rezervleri, dönüşümü değerlendiriyorum. Tavsiyem sizinde glutatyon almadan benzer bir değerlendirmeyi hekim kontrolünde yaptırmanız.

Tip 2 diyabet ve insülin direncinin zararlı etkilerini azaltabilir

Kronik stres ve inflamasyonun insülin direncine sebep olabileceğini biliyoruz. Aynı şekilde insülin direnci ve tip 2 diyabette aşırı insülin salınması ile inflamasyonun tetikleyebileceği bir diğer gerçek.

Gördüğünüz üzere burada bir kısır döngü var. Kırmak için yapmamız gereken şey ise kilit noktayı bulmak. Siz sormadan söyleyeyim. Buradaki kilit nokta inflamasyon ve oksidatif stres.

Çünkü inflamasyonun azaltılması daha az acıkmanıza uzun vadede daha az beslenmenize ve tedaviye katkı sağlamanıza yardım eder.

İşte glutatyon bu noktada fayda sağlar. Zira tip 2 diyabette glutatyon takviyesi insülin direncinin yenilmesinde, aşırı insülin salınımına bağlı inflamasyonun azaltılmasına ve oksidatif yükün rahatlatılmasına yardım ederek tedaviyi kolaylaştırır; yüksek kan şekerinin yarattığı sinir hasarını azaltır (10, 11).

Karaciğer yağlanmasında (Alkolik olmayan) tedaviyi kolaylaştırır

Obezite sıklığının artması, kötü beslenme ve sık rastladığımız insülin direnci non alkolik karaciğer yağlanması riskini arttırır. Bu sorunla başa çıkmak için bazen yaşam tarzı değişikliği yetmeyebiliyor.

Elimizdeki tedavi seçeneklerinin bittiğini sanarken kullanılabilecek bir diğer ajanı hatırlıyoruz, glutatyon! Araştırmalar glutatyon takviyesinin karaciğer hasarını engellediğini ve non alkolik karaciğer yağlanmasını gerilettiğini gösteriyor (12, 13).

Glutatyon takviyesi nasıl ve ne kadar kullanılmalı?

Glutatyonu birkaç şekilde alabilirsiniz. İlki beslenme ile glutatyon yapımında kullanılan öncülleri tüketerek üretimi arttırmaya çalışmaktır. Glutatyon öncülleri en çok,

  • Elma,
  • Brokoli
  • Kuşkonmaz,
  • Sarımsak,
  • Ispanak,
  • Greyfurtta bulunur.

Yukarıdaki besinlerin birinden günde bir porsiyon tüketmeniz glutatyon üretimini desteklemeniz için yeterlidir.

Ayrıca glutatyon sentezini supplementler ile de arttırabilirsiniz.

Bu konuda size yardımcı olabilecek supplementlerin başında geliyor.

Diğer destekleme yöntemi ise dışarıdan hazır glutatyon almak olacak.

Bu noktada birkaç farklı supplement tipi var. Bağırsaktan emilen liposomal glutatyon ve damardan verilen iv glutatyon.

Liposomal glutatyon adı verilen ve bağırsaktan emilen tür maalesef ülkemizde yok. Damardan verilen İV glutatyon ise ülkemizde benim kliniğim dahil sadece birkaç yerde yapılıyor. Dolayısıyla glutatyon tedavisine kolay ulaşmanız mümkün değil.

Ne kadar güvenli?

Genel olarak glutatyon supplementasyonu güvenli olarak görülüyor. Burada önemli olan nokta ise supplementin dozu ve veriliş süresi.

Konuyla ilgili bazı noktalar karanlık olduğu için tavsiyem uzun süreli, yüksek doz içeren glutatyon takviyesi yapılmaması yönünde (14). Tabi ki dozu ve süresi ne kadar olursa olsun burada hekim tavsiyesinin şart olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.

Gebelikte ve emzirme sürecinde verilerimizin eksikliği sebebiyle glutatyon kullanımını tavsiye etmiyoruz.

Glutatyon tedavisi: Nerede ve nasıl?

En etkili takviyenin damar içine direkt glutatyon olduğunu biliyoruz. Bu noktada birkaç zorluk var. İlk problem ilacın yurtdışından getirtilmesi. Diğer problem ise glutatyonun uygulanışı ile ilgili net bir protokol olmaması sebebiyle yanlış uygulamalar.

Benim kliniğiminde dahil olduğu birkaç yer kendi protokollerini oluşturup uygulama yapsa da ne yazık ki iv glutatyon uygulaması ülkemizde hala emekleme aşamasında.

Eğer siz de glutatyon tedavisi yaptırmak istiyorsanız randevu alarak ayrıntılı bilgi alabilirsiniz.

Artık glutatyon hakkında birçok şeyi biliyorsunuz. Merak ettiğiniz her şey için yorum yapmayı unutmayın!