Mide asidi ile ilgili bir yazı yazmıştım. Ondan sonra ülser ile ilişkili birçok soru soruldu. Bu normal, çünkü ülser ve mide asidi yakından ilişkili.

Kötü beslenmenin, yaşam tarzının ve diğer durumların ülser üzerindeki etkisi bilinmesine rağmen toplumda konuyla ilgili hala çok fazla merak var.

Ayrıca birçok kişi ülser sorununun farkında değil yada doğal ülser tedavilerini kullanmaktan çekiniyor. Durum böyle olunca iş başa düştü. Sizlerle konuyla ilgili merak edilenleri ve sık sorulan soruların cevaplarını paylaşmak istiyorum.

Hazırsanız başlıyoruz!

Ülser nedir?

Önce tanım ile başlayalım. Ülser -asıl adı peptik ülser- yemek borusu, mide ve ince bağırsakların bir kısmında (duodenum) asit ve diğer tahriş edici salgılar sebebiyle oluşan doku hasarı olarak tanımlanır. (Yazının ilerleyen kısımlarında peptik ülserden kolaylık olması amacıyla sadece “ülser” olarak bahsedeceğim.)

Bu hasar sebebiyle çoğu zaman aralıklar ile görülen ağrı ve rahatsızlık hissi hastalar tarafından önemsenmez ise -ki çoğu zaman önemsenmiyor- durum ilerliyor.

İlerleyen hasar ise -yazının ilerleyen kısımlarında göreceğiniz üzere- sinir bozan ağrılara, beslenme bozukluklarına ve uzun vadede kanamalara sebep olabilir.

Durum böyle olunca ülser bizim için oldukça önemli hale geliyor. Gelin ayrıntıları incelemeye başlayalım.

Ülser neden olur?

Ülser sebeplerini incelemek için nedenleri bilmeniz gerekiyor. Mekanizmayı kısaca anlatmak istiyorum. Böylece kafanız karışmayacak.

Besinleri sindirmek için onları parçalamanız gerekir. Bunun için hem asit salgısı hem de midenin kasılması size yardım eder. Ama mide asidi o kadar güçlüdür ki (pH:2-3) eğer o asidi alıp pantolonunuza damlatsaydınız koca bir delik oluşturup derinizi yakabilirdi.

İşte bu kadar güçlü bir asidi durdurmak için mideniz koruyucu bir jel tabaka (ki biz buna mukus diyoruz) ile kaplıdır. Eğer midenizde bir ülser oluşmuşsa bunun sorumlusu büyük ihtimalle koruyucu katmanın zarar görmüş olmasıdır.

Ama ülser sadece mideye özel değil. Ayrıca ülserin duodenum adı verilen bir ince bağırsak kısmında oluştuğunu da biliyoruz. Bu kısmın mide kadar güçlü bir koruyucu katmanı yoktur. Onun yerine mide asidinin etkisini azaltacak salgılara sahiptir.

Eğer mide asidi aşırı fazla salınırsa veya koruma mekanizması doğru çalışmazsa asit korunmasız duodenuma zarar verir.

Peki sorumluları biliyor musunuz? İşte sorumlular:

  • H.pylori enfeksiyonu: H.pylori enfeksiyonu midede asit salınımını arttırır aynı zamanda savunma katmanının zayıflamasına neden olur. Ayrıca ince bağırsağa gelen asidin etkisizleştiren mekanizmayı bozar. Sonuç olarak h.pylori enfeksiyonu ülserin en önemli sebebidir.
  • Aspirin ve NSAİİ ilaçlar: Aspirin çok sık kullanılan bir ilaç. Bunu biliyorsunuz. Diğer rakibi ise NSAİİ (non steroid anti inflamatuar ilaçlar) yani bir grup ağrı kesici. Bu ilaçlar midedeki savunma mekanizmalarını bozarak asidin mideye zarar vermesini kolaylaştırır.
  • Diğer etkenler: Aşırı sigara, çay, kahve, stres, kronik hastalıklar, yanık, gibi durumlar da ülser oluşumuna neden olur. Tüm bu etkenler hem mide asit salınımını hem de savunma mekanizmalarını olumsuz şekilde etkileyerek ülsere neden olur.

Mide asidi ile ilgili yazımda reflünün sebebinin aslında mide asidinin azlığı olduğundan bahsetmiştim. Ülserin sebeplerini açıklarken asit fazlalığına ağırlık vermem sizi yanıltmasın.

Hala bazı ülser vakalarında -özellikle duodenal ülser- mide asit azlığının sorumlu olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla ülser tedavisi için yöntemlerimizi doğru seçmek çok değerli.

Ülser belirtileri

Ülser ile ilgili birçok konuya değindim. Ama ülserin belirtilerinden hala bahsetmedim. Hekime başvurmanız için belirtileri bilmeniz ve durumdan şüphelenmeniz çok önemli.

Sizin için ülser belirtilerini sıraladım.

  • İlk ve en sık belirti ağrı. Göğüse yayılan, iman tahtası adı verilen (sternum) bölgenin bitişinde yoğun olan ağrı tipiktir. Genel olarak yemeklerden 90-180 dakika sonra veya gece aç iken ortaya çıkar. Bir şeyler yiyince ağrının azalması yine tipiktir.

Her göğüs ağrısını ülser diye göz ardı etmek oldukça tehlikelidir. Çünkü kalp krizi ve karın ağrısı sıkça karışır.

Hastaneye gitmediğiniz o gün, kalp krizi geçirdiğiniz gün olabilir. Lütfen dikkat edin.

  • Şişkinlik ve erken doyma.
  • Bulantı, kusma ve iştahsızlık.
  • Halsizlik ve baş dönmesi.
  • Dışkıda kan.

Tabi ki belirtileri gördükten sonra hekiminize danışmanız gerekiyor. Peki ülser tanısı için size ne yapacaklar?

Genel olarak tanı mide-duedonum grafisi ile konulabilir. Eğer tanıda bu seçenek yetersiz kalırsa endoskopi ile kesin tanı koyulabilmekte.

Bu işlemler artık korkutucu olmaktan çıktı. Endişeye gerek yok.

Ülserin doğal tedavisi

Ülser can sıkıcı bir hastalık. Özellikle H.pylori enfeksiyonu varsa oldukça ısrarcı hale gelebiliyor. Bu noktada ilaç tedavisi birçok noktada işimize yarabilir. Ama her zaman önceliği doğal ve hastaya daha az zarar veren yöntemlere vermeliyiz.

Klinikte hastalarıma tavsiye ettiğim ve kullandığım iki doğal yöntem var. Bunlar, birazdan bahsedeceğim diyet ve fitoterapi.

Diyet önerileri

Ülser ile ilgili diyet önerileri çok önemli. Çünkü yedikleriniz direkt olarak mide ve bağırsak sağlığınızı etkiliyor. Önerilerimi sizler için aşağıda sıraladım.

  • Eskiden belirli besinlerin tüketilmemesi tavsiye edilirdi. Bunlardan bazıları yağlı, tuzlu veya baharatlı olanlardı. Artık biliyoruz ki herkesi rahatsız eden besin grubu farklı. Dolayısıyla sizde mide ağrısı yapan hiçbir besini tüketmemenizi tavsiye ediyorum.
  • Kahve, çay alışkanlığını azaltmak çok önemli.
  • Sütün özellikle laktoz intoleransı olan bireylerde mide asidini aşırı arttırabileceğinizi biliyoruz.

Diğer besin alerjileri de aynı etkiyi oluşturur. Bunun mekanizması alerji oluşturan besinlere karşı vücudun verdiği stres yanıtı ve bu yanıtın oluşturduğu asit salınımı olabilir.

Kesin bir araştırma olmasa da dikkatli olmakta fayda var. Dolayısıyla H.pylori enfeksiyonunuz yok ve düzenli ilaç kullanan biri olmamanıza rağmen ülser probleminiz varsa eliminasyon diyeti uygulanması sizi çözüme götürebilir.

  • Sigara alışkanlığını kesinlikle bırakmalısınız.
  • Besinleri çiğnemek çok önemli. Bir lokmayı en az 15-20 kez çiğnemeyi unutmayın. Bu sindirim sürecini rahatlatacaktır.
  • Tükettiğiniz besinlerdeki lif içeriği çok önemlidir. Dolayısıyla lif alımını 28-35 gram arasında tutmalısınız.

Tabi tariflerimde var.

Lahana suyu: Ülser tedavisinde en önemli besinlerden biri lahana. Bunu zaten bildiğinizi düşünüyorum. Ama önemli olan kimlerde ve nasıl kullanılması gerektiğini bilmek.

Lahana suyu özellikle tedavi sürecinde mideyi koruma için oldukça önemli. Eğer mide asit azaltıcı (PPİ ve antiasit) kullanılmıyorsa lahana suyu kullanılabilir. Ayrıca iyileşme sürecinde yaranın toparlanmasına yardım edebilir.

Yapılan araştırmalarda da ülserli kişilerde lahana suyu H.pylori olsun, olmasın tedaviye ve iyileşmeye yardım eder (1, 2).

Lahana suyu tarifi

Yarım lahanayı sirkeli suda bekletin. Sonra ovarak yıkayın. Ardından beş adet taze kuşburnunun çekirdeklerini elinizle çıkartarak blendera lahanalar ile beraber ekleyin ve sıvı hale getirin.

Lahana suyu hazır, üzerine -eğer reflünüz yoksa- birkaç taze nane yaprağı ekleyin ve tüketin.

Tavsiye ettiğim tüketim uykudan önce veya en ağır öğününüzden 2 saat sonra en fazla günde iki kere.

Aloe vera: Konu doku iyileşmesi olunca aklıma gelen ilk destek aloe vera. Aynı şey mide için de geçerli. Çünkü aloe vera mide duvarının kan akışını hızlandırır ve mide asidini azaltır. Bu iki özellik mide ülserinin tedavisinde büyük önem taşır.

Kendi hastalarımda bunu hastalığın tüm noktalarında tercih ediyorum. Ama ilerlemiş olgularda aloe vera çok daha etkili oluyor.

Aloe vera üzerinde yapılan araştırmalarda bunu onaylar nitelikte. Hatta hayvan araştırmalarında aloe vera desteğinin ünlü mide ilaçları kadar etkili olabileceğini gösteriyor (2, 3).

Son uyarım toksik bileşikler ile ilgili. Lütfen aloe vera desteklerini çiğ olarak tüketmeyin. İçindeki toksinlerden arındırılmış olarak özel üretim ürünler ancak tüketime uygundur. Bu tip ürünler ülkemizde çok az bulunduğundan lahana suyu tarifi ilk tercih olmalı.

Aloe vera tarifi

İki çay kaşığı aloe vera jelini bir bardak (oda sıcaklığında) su içerisine ekleyin. İçerisine eğer H.pylori enfeksiyonunuz varsa bir tatlı kaşığı bal yoksa iki damla taze limon ekleyin.

Günde bir kere, özellikle sabahları tüketim yapılabilir.

Tabi doğal destekler lahana ve aloe vera ile sınırlı değil. Klinikte sık tercih ettiğim diğer destekleri aşağıda sıraladım.

  • Meyan kökü midenin koruyucu katmanının yenilenmesine yardım eder. Bu ülserin daha hızlı iyileşmesini sağlarken tekrarlanmasını da önler (4).
  • Sarımsak H.pylori enfeksiyonu olan bireylerin ülser ile savaşmasına yardım eder. Ayrıca anti inflamatuar etkileri yara iyileşmesine yardım eder (5).
  • Zerdeçal içerisinde bulunan curcumin ile beraber inflamasyonu engelleyerek ülserin ilerlemesini önler.

Ayrıca kapsaisin ve çemen otu da doğru şekilde kullanıldığında tedaviye yardım eder.

Son olarak probiyotiklerin önemini bilmeniz gerekiyor.

Bağırsaklarınız çok farklı çeşitte ve tahmininizden çok daha fazla sayıda bakteri ve mantar içerir. Bu organizmalar mide asit salgısından, bağırsaklarınızın kanlanmasına kadar birçok hususu kontrol eder.

Eğer H.pylori enfeksiyonuna bağlı bir ülseriniz varsa bağırsak florasını desteklemek bu zararlı enfeksiyonunun ilerlemesini engeller.

Ayrıca tedavi sürecinde verilen antibiyotiklerin zarar verdiği floranızı korumanızı sağlayarak ek problemlerden sizi korur.

Dolayısıyla ülser tedavisindeyken mutlaka doğru probiyotikleri kullanmalısınız.

Ülser tedavisinde ilaç gerekli mi?

Ülser tedavisinde ihtiyaç olsun/olmasın mide ilacı diye tabir edilen, asit azaltıcı ve engelleyici (anti asit, PPİ grubu) ilaçlar reçete ediliyor. Bu ilaçların amacı asidi azaltmak ve ülserin iyileşmesini sağlamak aynı zamanda ağrıyı azaltmak.

Ama unutulan bir nokta var. Bu ilaçlar zararsız değil. Ayrıca ülser tedavisini mide ilaçları üzerinden kurmak şikayetlerin azalması ve hastaların tedaviyi bırakması demek.

Sonuç olarak uzun süre kullanımı tavsiye edilmeyen ilaçları yıllarca kullanan ama hala ülseri iyileşmemiş bir yığın hasta.

Benim görüşüm ise aşırı şikayeti olan kişilerde bir süre veya özel durumlarda (Zollinger ellison sendromu gibi) mide ilacı kullanılması. Diğer durumlarda doğal yollarla hasarsız bir şekilde çözüm sağlanabilir.

Uzun açlıklar ve mide ülseri ilişkisi

Midenin uzun süre boş kalmasının asit salınımını arttırdığını ve ülseri kötüleştirdiği söyleniyor. Bu durum kısmen doğru. Ama bireylerin günde 5-6 öğün beslenmesinin hiçbir anlamı yok.

Özellikle de koca koca öğünler ile kilo aldırılan ülser hastalarını gördükten sonra fikrim kesinleşti.

Bunlardan bahsetmemin sebebi uzun süredir ülser problemi olan hastalarımda koyu bir intermittent fasting savunucusu olarak modifiye yöntemler kullanmam.

Peki nasıl? Hemen açıklayayım.

Açlık periyotlarını mide dokusunu ve salgısını düzenleyecek -önceki başlıklarda örneklerini verdiğim- bitki ekstreleri, içecekler ve bol su ile doldurarak intermittent fasting uygulaması yapıyorum.

Bu şekilde aç kaldığınız süre boyunca midenin asit salgısını düzenlenecek ve seyrelecek, midenizin koruyucu tabakasını geliştirecek ve ülserin onarılmasını sağlayacak.

Ayrıca ülserin durumu da çok önemli. Çünkü uzun süre boyunca hasarlanmış bir doku aç kalmaya dayanamayabilir. Dolayısıyla hekim kontrolü ve durumun değerlendirilmesi şart.

Mide ve duodenum ülseri: Sonuç

Peptik ülser engellenebilir sebeplere bağlı. Eğer her şeye rağmen ülserden muzdaripseniz durum çözümsüz değil. Sadece tedaviye ısrarla devam etmeli, gereksiz ilaç kullanımından kaçınmalı, doğal yöntemleri doğru kullanmalı ve beslenmenizi düzeltmelisiniz.

Bu şekilde duodenum ve mide ülserinin tedavisi sandığınızdan çok daha kolay olabilir.

Konuyla ilgili merak ettiklerinizi benimle yorumlar aracılığı ile paylaşmayı unutmayın! Ülser tedavisi ile ilgili özel destek almak istiyorsanız randevu alabilirsiniz.