Otoimmün hastalıkların sıklığı son yıllarda artış gösteriyor. Bu durumun birçok sebebi olmasına rağmen şaşırtıcı bir şekilde tek tip mantık ile tedavi oluşturulmuş durumda.

Peki ağır ve bağışıklık sistemini baskılayan ilaçları ömür boyu kullanmak mı yoksa sorunun kaynağı bulup çözmek mi?

Benim tercihim ikinci seçenekten yana. Ama klasik tıbbi yaklaşımı ömür boyu bağışıklık sisteminin baskılanması yönünde.

Yani ortada büyük bir karışıklık ve otoimmün problemlerden muzdarip kişiler var. Sorunu çözmek için duruma benim gözümden bakmanızı istiyorum.

Bu yazıda otoimmün hastalıkların nedenlerinden, belirtilerine, otoimmün hastalıkların doğal tedavi yöntemleri ve besin desteklerine kadar birçok konuya değinecek, soruları cevaplayacağım.

Hazırsanız başlıyoruz!

Otoimmün hastalık: Sorunu ve kaynağı öğrenin

Konuyla ilgili birçok blog yazımda kısmi bilgiler verdim. Ama artık uzun ve daha açıklayıcı şekilde bilgi verebilirim.

İlk önce vücudunuzun savunma sistemi ile ilgili konuşmak istiyorum. Birçok farklı savunma mekanizmasına sahip olan bedeniniz, içerisine giren zararlı organizmaları bağışıklık sistemi elemanları ile tespit eder.

Tabi bağışıklık sistemi sadece zararlı ve yabancı organizmalara karşı tetikte değildir. Ayrıca bozulan ve işlevini yitiren vücut hücrelerini de tespit eder.

Buna en güzel örnek kanserleşen veya görevini yapamayan bozuk hücrelerin düzenli olarak ayıklanmasıdır.

Sonuç olarak sorunlu yapılar tespit edilir. Bu tespit sonrası bağışıklık elemanları bir yardım çağrısı oluşturur. Yardım çağrısına gelen hücreler ise zararlı yapıyı parçalamak veya yutmak için harekete geçer.

En sonunda zararlı organizma ortadan kalkar.

Buraya kadar anlattıklarım vücudunuzda her gün meydana gelen süreçlerin bir kısmını basit bir şekilde anlatıyor.

Ama durumun tersine döndüğü haller mevcut. Zira bağışıklık sistemi mükemmelden çok uzak. Birçok faktöre bağlı olarak zararlı yapıları tanımak yerine vücudun doğal ve sağlıklı yapılarını da hedef alabiliyor.

Vücudun kendi hücreleri hedef alındığında o dokuya karşı güçlü bir tepki oluşur. Bu tepki bir savaş oluşturur. Saldırıya maruz kalan kendi hücreleriniz eksilen ve zarar gören yapıları tamir etmeye çalışırken, yanlış yönlenmiş bağışıklık sisteminiz daha fazla saldırmaya çalışır.

Sonuç: Artık bir otoimmün hastalığa sahipsiniz!

Otoimmün hastalık tipleri

Otoimmün hastalık tiplerini öğrenmenizi istiyorum. Çünkü konunun derinliklerine inerken hangi yapılardan ve nelerden bahsettiğimi bilmeniz çok önemli.

Tabi ki liste aşağıda sıralayacaklarım ile sınırlı değil. Sadece en sık görülen otoimmün hastalık tiplerini listeledim.

  • Tip 1 diyabet en sık rastlanan otoimmün hastalık. Bağışıklık hücrelerinin pankreas dokusundaki β tip hücrelere saldırması sonucunda oluşur.
  • Multiple skleroz hastalığında sinir hücrelerindeki miyelin yapılarına karşı hassasiyet oluşur. Sonuçta sinir hücreleri zarar görür.
  • Otoimmün tiroid hastalıkları birçok farklı durumu içinde barındırıyor. En sık görülen tip ise haşimato tiroiditi ve graves hastalığıdır.
  • Çölyak hastalığı beslenmeyi direkt olarak etkilemesi ile tanınan bir otoimmün hastalık. Burada sorun gluten alerjisi olsa da durum o kadar ciddi ilerler ki gluten ile beraber komşu bağırsak yapıları da zarar görür.
  • Romatoid artirit eklemleri tutan bir otoimmün hastalık. Bu durum eklemlerin hasarlanmasıyla beraber yangı, hareket kısıtlılığı gibi problem oluşturur. Ayırıcı tanıda yaş ve kan tetkikleri oldukça önemlidir.

Yukarıdaki otoimmün hastalık tipleri ile beraber,

  • Psöriazis,
  • Sjögren,
  • SLE,
  • Poliarteritis nodosa,
  • Pernisiyöz anemi,
  • Behçet hastalığı,
  • Fibromiyalji,

listeye dahil edilebilir.

Otoimmün hastalık belirtileri

Birçok otoimmün hastalık olduğunu konuştuk. Bu kadar fazla hastalık için ortak bir belirti listesi oluşturmak çok zor.

Çünkü hastalıkların neredeyse hepsi farklı vücut dokularını ilgilendiriyor. Örnek olarak tip 1 diyabet aşırı kan şekeri yüksekliği ile seyrederken, romatoid artirit eklem problemleri ile ortaya çıkar, çölyakta sindirim sistemine bağlı sorunlar belirginken, multiple sklerozda nörolojik bulgular baskındır.

Tabi ortak bulgular da mevcut. Ama bu bulgular sadece otoimmün hastalıklara özel değil. Dolayısıyla aşağıdaki belirtileri sadece otoimmün hastalıklara ithaf etmeyin. Birçok farklı neden olabilir.

  • Nörolojik hastalıklar için baş ağrısı, hafıza problemleri, dikkat bozuklukları, depresyon ve anksiyete görülür.
  • Deri hastalıkları için egzama, sebepsiz kızarıklıklar, döküntüler ve kaşıntı atakları görülür.
  • Tiroid hastalıkları için çarpıntı, halsizlik, aşırı kilo alma veya verme durumu görülür.
  • Sindirim sistemi için karın ağrısı, şişkinlik, bulantı, sindirim problemleri, ishal ve kabızlık atakları görülür.
  • Eklem problemleri için eklem şişkinliği, kızarıklık ve hareket güçlüğü görülür.

Buraya kadar her şeyi açık bir şekilde anladınız. Ama en önemli hususlardan birini açıklamadım.

Bu gizemli hastalık grubu neden oluşuyor. Yani ana sebep ne?

Hadi devam edelim.

Otoimmün hastalık sebepleri

Otoimmün hastalıkların geniş bir aralıkta sıralandığını artık biliyorsunuz. Dolayısıyla sebepler de birçok farklı duruma bağlı.

Bu durumlardan en önemli ve sürekli ihmal edilenleri sıralamak istiyorum.

Gluten, lektin ve diğer alerjenler

Gluten, lektin ve diğer alerjen besinler sadece belirli bölgelerde problem oluşturmaz. Genel bağışıklık sistemi aktivasyonu oluşturarak savunma hücrelerinin hatalı çalışmasına neden olabilir.

Bunun en iyi örneği gluten hassasiyeti olan kişilerde otoimmün tiroid hastalıklarının sık olması. Sebep ise gluteni tanıyan özel moleküllere çok benzeyen yapıların tiroid dokusunda da bulunması.

Dolayısıyla bağışıklık sistemi şaşırıp gluten sandığı tiroid dokusunu parçalayabiliyor. Bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi otoimmün tiroid hastalıklarında glutensiz diyet adlı yazımda bulabilirsiniz.

Glutene benzer etkiler lektin için de geçerli. Ama liste bu iki besin ile sınırlı değil. Kişiye özel bazı alerjenler de bağışıklık sistemini uyarabilir.

Dolayısıyla konuya kişisel açıdan bakmak oldukça önemli.

Leaky gut sendromu

Leaky gut Türkçe adıyla geçirgen bağırsak sendromu sürekli baskı altında kalan sindirim kanalı yapılarının seçici geçirgen yapısını kaybederek birçok zararlı organizmayı geçirir hale gelmesine verilen isim.

Bu durum bağışıklık sisteminin sürekli uyarılması sebebiyle fazla çalışmasına neden olur. Sürekli tetikte olan bağışıklık sisteminin vücut yapılarına saldırma riski de artar (1).

Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi için leaky gut sendromu rehberimi okuyabilirsiniz.

Ağır metal birikimleri

Ağır metaller vücutta birikme özelliğine sahip. Bir diğer özellik de ağır metallerin bağışıklık sistemini uyarmasıdır. Çünkü savunma hücreleri diğer tüm hücrelerde biriken ve zarar veren toksinlere tepki oluşturur.

Ayrıca yapılan araştırmalar ağır metal ve diğer toksik bileşenlerin genetik olarak otoimmün sorunlara yatkınlığı olanlarda hastalıkların erken ortaya çıkmasına ve hastalığa sebep olabileceğini gösteriyor (2).

En sık karşılaştığım ağır metaller cıva ve kadmiyum. Bununla beraber tarım ilaçları ve hayvanlar için kullanılan diğer kimyasallar ciddi risk oluşturmakta.

Ayrıca,

  • Bazı enfeksiyonlar otoimmün hastalık riskini arttırabilir. Burada otoimmun hastalık riskini arttırdığı kanıtlanan enfeksiyonlar Herpes simplex virus, Ebstein barr virus ve lyme hastalığı etkeni Borrelia burgdorferi sıralanabilir.
  • Stres tüm vücut hücrelerine zarar verir. Bu zarar bağışıklık hücrelerinin zarar gören hücreleri temizlemeye yönlendirir. Ayrıca hormonal değişiklikler bağışıklık sisteminin davranışı değişir. Tüm bu etkenler bağışıklık sistemi hastalıklarına neden olabilir.

Otoimmün hastalıkların sebepleri sadece yukarıda sıraladıklarım ile sınırlı değil. Açıklığa kavuşmamış mekanizmalar hala tartışılıyor.

Dolayısıyla eğer kendi hayatınızda otoimmün hastalık sebebi arıyorsanız birçok farklı noktaya bakmanız gerekecek.

Otoimmün hastalıkların tedavisi ve beslenme

Otoimmün hastalıkların klasik tıbbi tedavi yöntemlerine değinmeyeceğim. Bu tedavi hekiminizin kararı ve planı. Benim amacım otoimmün hastalıkların doğal destekleyici tedavi yöntemleri ve beslenme teknikleri ile alakalı.

Benim protokolümün 3 adımı var. Bu adımlar sebepleri azaltmak, bağışıklık sistemini düzenleme ve son olarak destekleme diyeti olarak sıralanıyor.

1. Adım sebepleri azaltmak

Koruyucu hekimliğin basit bir kuralı var. Sebepleri azalt!

Bu kural hastalıklardan korunmanın yanında tedavi sürecinde de fayda sağlar. Dolayısıyla sebepleri azaltmak çok önemli.

Yapacağınız değişiklikler şöyle:

  • Bağırsak florasını düzeltmek: Bağırsak bakterileri bağışıklık sistemi ile direkt bağlantılıdır. Dolayısıyla bağırsak bakterilerini dengelemek ve düzenlemek çok önemli. İkinci hedef ise ince bağırsaktaki aşırı bakteri çoğalımı olan sibo durumunun tetkiki. Eğer varsa mutlaka tedavi edilmeli. Tetkikler için genelde nefes testi ve dışkı bakteri analizi yapılabilir.
  • Süt ürünleri azaltmak: Süt ürünleri ciddi inflamasyona neden olur. Hatta oluşan inflamasyon karbonhidratlar kadar ciddidir ve otoimmün hastalıklarda kesilmesi gerekir (3).
  • Gluten, lektin ve diğer alerjenleri diyetten çıkarmak: Alerjenleri azaltmak için eliminasyon diyeti yapılabilir. Tetkik için şüphelenen alerjiler için immunglobülin araştırılabilir.
  • Ağır metal birikimini saptamak ve düzeltmek: Bunun için birikimi tespit etmek ve gerekliyse şelasyon yapılması gerekir. Tetkik için büyük merkezlerde haftanın sadece birkaç gününde yapılan ağır metal düzeyleri bakılabilir.
  • Enfeksiyonları görmek: Otoimmün hastalıklara sebep olan enfeksiyonları incelemek çok önemli. Eğer tespit edilirse enfeksiyonların tedavisi veya baskılanması sonucu sürece devam etmek gerekiyor.
  • Kronik stresi azaltmak: Burada özellikle uzun süren otoimmün hastalıklarda kişilerin iyileşeceğine dair inancı azalıyor. Ayrıca hastalıktan önce var olan ciddi stresin azaltması çok önemli. Bunun için bir pskiyatr tarafından muayene ve tedavi gerekiyor. Benim yöntemlerim için stresi azaltma yöntemleri adlı yazımı inceleyebilirsiniz.

2. Adım bağışıklık sistemini düzenleme

Bağışıklık sisteminin doğru çalışmasını sağlamak için kullanacağımız bazı aracılar mevcut. Bunları sizinle paylaşmak istiyorum.

  • Vitamin ve mineral eksiklikleri: Eksik olan besin öğeleri tüm vücut yapılarının hatalı hareket etmesine neden olur. Özellikle düşük D vitamini ve eksik çinko alımı dikkat edilmesi gerekiyor (4).
  • Anti inflamatuar ajanları kullanmak: İnflamasyon vücudun savunma sisteminin bir yanıtı. Bu yanıtın aşırı hale gelmesi otoimmün kökenli birçok hastalığın kötüleşmesine neden olur. Bu sebeple eğer ağır inflamasyon varsa sebebi öğrenilmeli (gen mutasyonları, aşırı stres ve benzeri) ve azaltılmalı.
  • Egzersiz yapmayı öğrenmek: Spor düzeni otoimmün hastalıklar için sanılandan çok daha değerli. Çünkü yeterli egzersiz antioksidan kapasitenizi arttırır, stresi azaltır ve bağışıklık sistemini doğru şekilde aktive eder.

3. Adım destekleme diyeti

Otoimmün hastalıkların neredeyse tamamı bir noktada beslenme ile bağlantılı. Dolayısıyla otoimmün hastalık sürecini atlatmak için diyetinizi düzenlemelisiniz.

Burada bilmenizi istediğim şey destekleme diyetinin sıralamasının olmaması. Yani bu beslenme tarzını tedavi sürecinin en başından başlatabilirsiniz.

İşte otoimmün hastalıklarda destek diyetinin ana başlıkları,

  • Fermente gıdaları tercih edin. Bu bağırsak geçirgenliğinizin azalmasına ve bağırsak floranızın düzenlenmesine yardım eder. Favori fermente gıdalarım için en iyi probiyotik besinler adlı yazımı inceleyebilirsiniz.
  • Antioksidan açısından zengin ve canlı/taze besinler tüketin. Aslında açıklamak istediğim şey tüketeceğiniz sebzeleri taze, pişirmeden ve doğal olarak tüketmeniz gerektiği. Özellikle hücre içi enerji mekanizmasını bozan kolesterol ve tansiyon ilaçlarını kullanan bireylerin antioksidan ajanları ayrıca takviye etmek gerekli. Antioksidan açısından zengin besinleri şu yazımda açıkladım. Eğer beslenmenizi supplement alarak desteklemek isterseniz en iyi antioksidan supplementi yazımı okuyabilirsiniz.
  • Anti inflamatuar besinleri tüketin. Çünkü baskılanan inflamasyon otoimmün hastalıkların riskini azaltır. En iyi tavsiyem zerdeçal olacak (5).
  • Şeker içeren tüm besinleri (meyve dahil) hayatınızdan çıkartın. Çünkü şeker inflamasyon oluşturur ve hücre içi enerji metabolizmasını bozar (6).
  • Paketli hiçbir besini tüketmeyin. Bu yöndeki beslenmenin bir adı var. Paleo diyeti. Ayrıntılı açıklama ve kurallar için paleo diyeti yazımı okuyabilirsiniz.

Ayrıca alerjen ve immün sistemi uyarıcı özelliği olan şu besinlerden kaçının:

  • Soya ürünleri,
  • Alkol,
  • Baklagiller,
  • Tohum yağları (kanola, ayçiçek, mısır gibi),
  • Kuruyemişler (çok sınırlı olarak tüketilebilir),
  • Tabi ki gluten içeren besinler.

Otoimmün hastalıklar için kullanılabilecek supplementler

Vücudu saf ve doğru supplementler ile desteklemek otoimmün hastalıkların tedavisinde ciddi etki sağlayabilir. Tabi ki kişiye göre değişen supplement tavsiyesi için hekiminizden onay almalısınız.

Benim klinikte en sık kullandığım supplementler şunlar:

  • Balık yağı inflamasyonu azaltmak için kullanılabilir.
  • L-glutamin mide geçirgenliğini azaltmak ve dokuyu onarmak için kullanılabilir.
  • Asetil l-karnitin ve koenzim q10 hücre içi enerji metabolizmasını düzenlemek için kullanılabilir.
  • MSM hücre içi en önemli antioksidan elemanı olan glutatyon seviyelerini yükseltmek için kullanılabilir.

Artık otoimmün hastalıklar hakkında artık daha fazla şey biliyorsunuz. Peki sizin düşünceleriniz neler? Benimle paylaşmayı unutmayın.